Limak Holding Onursal Başkanı Nihat Özdemir yeni ekonomi yönetiminin realist açıklamalarını takdir ettiklerini ve herkesin özellikle enflasyonu düşürmeye yönelik politikaları desteklemesi gerektiğini vurguladı.
‘TÜRKİYE’DE ENFLASYON KONUŞMAMALIYIZ’
Ekonomim’den Necla Dalan’ın haberine göre, “Devletimiz de artık görüyor; ekonominin, insan hayatının, aile hayatının, iş yerlerinin bir numaralı düşmanı enflasyondur” diyen Özdemir, “Amerika, Avrupa’da kıyamet kopuyor enflasyon yüzde 5-6 diye… Bizde 80’lerden geldik, bu yıl sonu hedef yüzde 61’ler… Artık Türkiye’de, dünyada yaşanan ortalama enflasyonun yukarısında bir enflasyon konuşmamalıyız” dedi.
‘ENFLASYONİST ORTAMLA DEDİKLERİMİZ OLMAZ’
Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “GSMH 1 trilyon dolara yaklaşıyor. Kalkınma planında 2,5 trilyon dolar hedef kondu. Büyük, iddialı bir rakam. Bunu yapabilir miyiz? Evet yaparız. Ama nasıl? Bu enflasyonist ortamla bu dediklerimiz olmaz. Dünyadaki yüzde 3-5-6 enflasyon bizde de… Bu enflasyon yarın öbür gün düşmez, bir süreç bu… Şuna inanıyorum Sayın Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, Hafize Gaye Erkan güzel şeyler söylüyorlar. Diyorlar ki ‘Dayanacağız, 2024’ün sonundan itibaren düzelmeyi göreceğiz.’ Bazıları geldi ‘İki ay sonra ben bunu düşüreceğim’ dedi. Bırak düşürmeyi katlayarak gitti. Yeni yönetim bir plan ortaya koydu. Herkesin buna saygı duyması lazım, destek olması lazım. Hepimiz inanacağız, destek olacağız. Bizim bu enflasyon canavarından kurtulmamız lazım. Kurtulamazsak çalışanımız kaçar, nitelikli iş gücü bulamayız. Ben fakirleşirim, devlet bu işin altından kalkamaz. Hepimizin ne yayıp edip bu enflasyonu düzeltmemiz lazım. O zaman yabancı sermaye gelir. Enflasyonu düşürdüğünüz zaman faizler de ona paralel olarak düşecek. Zaten başka çareniz de yok. 2024 zor geçecek ama görüyoruz ki sonu iyi olacak.”
‘KREDİ ALDIĞIMIZ ZAMAN BUNLARI GERİ ÖDEMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL’
Nihat Özdemir’in açıklamaları şöyle oldu:
“Öyle bir faiz ortamı var ki şu anda. Kredi aldığımız zaman bunları geri ödememiz mümkün değil, ödenemez. O kadar para kazanmıyoruz ki, yüzde 35-40… Ben bir işten para kazanacağım ki bu paranın geri ödemesini yapabileyim. Böyle bir sektör yok ki. Ödediğimiz faiz kadar kazanacağımız bir sektör yok. Adana’daki meyve suyu fabrikasını yüzde 100 büyüttük. 100 bin ton meyve işliyorduk, 200 bin tona çıkardık. Ama Türkiye’den kredi almadık. Gittik İtalya’dan SACE kredisi aldık. Krediyi tamamen İtalya’dan aldık. Fabrikanın yüzde 60 mamülü ihracata dönük olduğu için İtalya’dan kredi aldık. Kasım’da bakanlarımız gelecek ve resmi açılışı yapacağız.”
‘SUUDİ ARABİSTAN’DA YENİ PROJELER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Nihat Özdemir, grup olarak birçok alanda yatırımlarına devam ettiklerini söyledi ve ekledi: “Enerjide, güneşte, hidrolikte, turizmde yatırımlarımız devam ediyor. Turizmde yeni tesisler kuruyoruz. Kıbrıs’ta bir otelimiz var. Onun yanında bir otel yapacağız. Yatırım bedeli 200 milyon doları geçer. Golf sahaları,konferans salonları olan büyük bir proje. Bodrum’da da Kempinski otelinin yanında bir otel yatırımımız olacak. Neresinden baksanız 100-150 milyon dolarlık bir proje. Yurtdışında yeni hedef ülkemiz Suudi Arabistan. Orada bitirdiğimiz işler vardı, yeni işler almaya devam ediyoruz. Neom diye bir bölge yapıyorlar. Yeni bir Dubai yaratmaya çalışıyorlar. 2029 Kış Olimpiyatları’nı aldılar. Biz de orada iki iş aldık. Birine başladık, birinin sözleşmesini bugünlerde imzalayacağız. Suudi ortaklarımızla daha da iş almaya devam edeceğiz.”
‘NİTELİKLİ İŞ GÜCÜNDE İŞSİZ OLAN YOK’
Nihat Özdemir, nitelikli iş gücünün korunması gerektiğini ifade etti. Özdemir, şöyle devam etti: “Covid’den sonra Türkiye’de büyük bir iş gücü açığı görüyorum. Şu anda işsizlik yüzde 9 mertebelerinde… Nitelikli iş gücünde işsiz olan yok. Sıfır diyebilirim. Covid’den sonra Avrupa, Amerika dahi inanılmaz iş gücü çekmeye başladı. Bizim doktorlarımızı, yazılım mühendislerimizi kaçırmamamız lazım. Uçuyorlar, hepsi gidiyorlar. Şu anda en önemli konumuz nitelikli iş gücü sıkıntısı ve büyüyerek devam edecek. Bir defa elindekini kaybetmeyeceksin. Nitelikli iş gücünü, doktorları, yazılım mühendislerini, formenleri, operatörleri, nitelikli kamyon şoförlerini dahi kaçırmayacaksın. Fabrikalardaki usta başlarını kaçırmayacaksın. Çimentoda adam bulmakta zorlanıyoruz. Birbirimize diyoruz ki ne olur birbirimizin elemanlarını çalmayalım. Ben 10 lira veriyorum, o 11 veriyor, başka bir arkadaşım 12 veriyor. Bir şey de diyemiyorum haklı adam. Kendi geçimini sağlamak için nasıl daha fazla para varsa oraya gidiyor. Bütün şirketlerimizde bu sıkıntı var. Biz de elemanımızı kaçırmamaya çalışıyoruz. Gözümüzün nuru gibi bakıyoruz çocuklarımıza. Bir firmada elemanın rahatsız olduğunu duyuyoruz mesela, hemen onu almaya çalışıyoruz. Başka birine söz vermesin diye…”