Olıver Varhelyı: İnsanlar Arası Temas ve Ekonomilerimizin Entegrasyonu Türk Öğrenciler ve İş İnsanlarının AB’ye Daha Kolay Erişimini Gerektiriyor.
Avrupa Birliği (AB) Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Komisyonun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile düzenlediği ortak basın toplantısında; “Türkiye ile Gümrük Birliği’nin modernizasyonu müzakerelerinin başlatılması yönünde ilk adımların atılmasını öneriyoruz. Bunun olması için Türkiye‘den beklentilerimiz konusunda netiz: Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesinin önlenmesi ve Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasına elverişli bir ortamın yaratılması konusunda bizimle işbirliği yapılması” dedi. Varhelyi vize sorununa ilişkin, “Göç alanındaki iş birliğimiz 2016 tarihli AB- Türkiye Mutabakatı’na dayanıyor. Orada vize serbestisi için koşulların ne olduğu çok açık. Bu koşulların yerine getirilmediği konusunda da Türkiye ile aramızda ortak bir anlayış var. Ancak, insanlar arası temas ve ekonomilerimizin entegrasyonunun, Türk öğrencilerin ve iş insanlarının AB’ye daha kolay erişimini gerektirdiğini görüyoruz ve bu nedenle vize kolaylığını öneriyoruz” diye konuştu.
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, bugün Brüksel’de “AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu” başlıklı rapora ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Borrell, şöyle konuştu:
BORRELL: TÜRKİYE İLE KARŞILIKLI FAYDA SAĞLAYAN BİR ORTAKLIK GELİŞTİRMELİYİZ
“Önemli bir komşu, kilit bir ortak ve AB’ye aday bir ülke olan Türkiye ile karşılıklı fayda sağlayan bir ortaklık geliştirmekle ilgilendiğimizi düşünüyorum. Her ne kadar katılım süreci durma noktasında olsa da bu raporun bununla bir ilgisi yok. Adaylık dışında Türkiye’ye yönelik geniş yaklaşımla ilgilidir. Bu arka plan ve çıkarlarımızı daha etkin bir şekilde takip etme ihtiyacı AB’nin, AB-Türkiye ilişkilerinde bir sonraki adımın ne olacağını düşünmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, aşamalı ve orantılı bir şekilde Türkiye ile angajmana yönelik bir dizi olası seçenek belirledik. Bu adımlar, Mart 2021’de Avrupa Konseyi tarafından belirlenmiş olan koşullara tabidir.
AB’nin ve üye ülkelerin çıkarlarını savunmak ve bölgesel istikrarı korumak için elimizdeki araçları kullanma kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz. Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamın sağlanması, AB’nin stratejik bir hedefidir; başta Kıbrıs meselesi olmak üzere Türkiye ile angaje olunması ve Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerinin önemi göz önünde bulundurulduğunda bu hedefin gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
“ÜST DÜZEY DİYALOGLAR VE ORTAKLIK KONSEYİ’Nİ YENİDEN BAŞLATMALIYIZ”
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş bağlamında, Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak Karadeniz’deki rolü de kilit önem taşımaktadır. AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının uygulanması ve bu yaptırımları delme çabalarıyla aktif olarak mücadele edilmesi de bu bağlamda büyük önem taşımaktadır. Bu raporda yer alan öneriler, ticaret, yatırım, göç, yeşil ve dijital dönüşüm ve vize kolaylığı gibi karşılıklı çıkarların söz konusu olduğu alanlarda Türkiye ile ilişkilerin sürdürülmesini ve daha fazla adım atılmasını önermektedir. Üst düzey diyalogları ve 4 yıl önce 2019’da askıya alınan Ortaklık Konseyi’ni yeniden başlatmalıyız. Aynı zamanda beklentilerimiz konusunda da netiz.
“GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN MODERNİZASYONU MÜZAKERELERİNİN BAŞLATILMASI İÇİN İLK ADIMLAR ATILMALI”
Türkiye ile Gümrük Birliği’nin modernizasyonu müzakerelerinin başlatılması yönünde ilk adımların atılmasını öneriyoruz. Bunun olması için Türkiye’den beklentilerimiz konusunda netiz: Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesinin önlenmesi ve Kıbrıs’ta çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasına elverişli bir ortamın yaratılması konusunda bizimle işbirliği yapılması. Son olarak, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusu AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecektir.
Özetlemek gerekirse, AB’nin Türkiye ile karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirmek ve Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamı sürdürmek konusunda stratejik bir çıkarı olduğu aşikardır. Komisyon’dan gelen Bildiri, bu hedefe cevap vermektedir. Avrupalı liderlere düşen, Türkiye ile ilişkilerimizi nasıl ilerleteceğimiz konusunda daha fazla yol göstermektir.”
VARHELYI: TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DEKİ TÜM YASA DIŞI FAALİYETLERDEN KAÇINMASI KOŞULUYLA EKONOMİ, ENEJİ VE ULAŞTIRMA KONULARINDA ÜST DÜZEY DİYALOGLARIN YENİDEN BAŞLATILMASINI ÖNERİYORUZ
Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Varhelyi ise şunları kaydetti:
“Her konuda aynı görüşleri paylaşmıyor olabiliriz. Ancak bizi birleştiren şeylerin, bizi ayıran şeylerden daha fazla olduğu kesin. Dolayısıyla karşılıklı fayda sağladığı yerlerde iş birliğine odaklanmalıyız. Türkiye, AB’nin kilit ortağı olan bir aday ülke olmaya devam etmektedir. Türkiye önemli bir NATO müttefiki ve aynı zamanda sıkıntılı bölgede stratejik bir ortaktır. Milyonlarca turist, öğrenci ve iş insanıyla giderek daha yakın temaslar kuruyoruz. Ekonomilerimiz de artık neredeyse tamamen birbirine entegre olmuş durumda.
İş birliğimizin kilit alanlarını canlandırmak için bir dizi eylem öneriyoruz. Daha önce de belirtildiği üzere, Yüksek Temsilci tarafından ve elbette Avrupa Konseyi tarafından belirlenen koşullar ve kılavuz ilkeler doğrultusunda, aşamalı olarak orantılı bir şekilde. Temel tavsiyelerden bahsedeyim. İlki üst düzey angajmanın yoğunlaştırılmasıyla ilgili. Örneğin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tüm yasa dışı faaliyetlerinden kaçınması ve üye ülkelerimizin egemenlik haklarına saygı göstermeye devam etmesi koşuluyla ekonomi, enerji ve ulaştırma konularında üst düzey diyalogların yeniden başlatılmasını öneriyoruz. Ayrıca Ortaklık Konseyi’nin ve üst düzey siyasi diyaloğun Bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması ve ticaret alanında yeni bir üst düzey diyaloğun tesis edilmesi önerilmektedir. Bu bağlamlar karşılıklı anlayışın derinleştirilmesine yardımcı olacak ve aynı zamanda mevcut sorunların çözümüne ve iş birliğinin derinleştirilmesine katkıda bulunacaktır.
İkinci olarak, ticaret konusundaki iş birliğini canlandırmayı öneriyoruz. Örneğin, AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna yönelik taslak müzakere çerçevesi üzerindeki görüşmelerin yeniden başlatılmasını öneriyoruz.
Ayrıca Türkiye, Rusya’ya yönelik tedbirlerin delinmesi konusunu da ele almalıdır. Bildiğiniz üzere Türkiye bizim yedinci büyük ticaret ortağımız, biz ise Türkiye için birinci sıradayız. İkili ticaretimiz dört kattan fazla artmıştır ve bu yıl 200 milyar Euro’luk ticaret hacmini aştığımızı göreceksiniz. Bu tüm zamanların rekorudur. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz daha yakın ekonomik ve ticari ilişkiler için kapıyı açmaktır.
“ÜYE ÜLKELERİN VİZE BAŞVURULARINA ERİŞİMİ KOLAYLAŞTIRMALRINI ÖNERİYORUZ”
Üçüncüsü, öncelikli olarak, üye ülkelerin vize başvurularına erişimi kolaylaştırmalarını ve özellikle iş dünyasından öğrencilere insanlar arası teması kolaylaştırmalarını da öneriyoruz.
Dördüncü olarak Türkiye’de kamu ve özel sektör yatırımlarının arttırılmasını öneriyoruz.
Beşinci olarak göç konusunda, 2016’dan itibaren AB-Türkiye Mutabakatı’nın daha etkin ve karşılıklı yarar sağlayacak şekilde uygulanmasını öneriyoruz. Düzensiz göçün durdurulması, ülkeden ayrılmaların önlenmesi, sınır kontrollerinin güçlendirilmesi ve kaçakçılık suçları ile organize suç gruplarının çökertilmesi için çabalarımızı yoğunlaştırmayı öneriyoruz.”
BORRELL: İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ GETİRECEK SİYASİ MÜZAKERE YOLLARINI TÜRKİYE İLE GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ
Borrell ve Varhelyi, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye’nin İsrail-Filistin çatışmasının çözümüyle ilgili üstlenebileceği role dair soru karşısında, Türkiye’nin neredeyse her çatışma ortamında önemli bir rol üstlendiğini belirten Borrell, şunları kaydetti:
“Türkiye’yi Libya’da görüyoruz, Türkiye’yi Somali’de görüyoruz, hatta Türkiye’yi Venezuela meselesiyle ilgilenirken bile görüyorum. Peki, Türkiye Orta Doğu barış sürecinde nasıl bir rol oynamasın? Filistinlilerin hedeflerini güçlü bir şekilde destekleyen tutumunu biliyoruz ve Türkiye ve bölgedeki tüm ilgili aktörlerle ilişki kurmaya hazırız. Müslüman Arap dünyasının temsilcileriyle görüşüyoruz. İki devletli çözümü getirecek siyasi müzakere yollarını Türkiye ile görüşmeye hazırız. Bu hem Türkiye’nin hem de AB’nin desteklediği bir şey.”
Hem Türkiye’nin hem de AB’nin desteklediği iki devletli çözüme götürebilecek siyasi müzakere yolunu açabilecek bir konuyu görüşmeye hazırız.”
Borrell, Kıbrıs meselesiyle ilgili sorunun ardından “İki devletli çözüm ve genel olarak Kıbrıs meselesi konusunda tutumumuzun değişmediğini ifade etmek isterim” dedi.
VARHELYI: VİZE SERBESTİSİ KOŞULLARININ YERİNE GETİRİLMEDİĞİ KONUSUNDA TÜRKİYE İLE ARAMIZDA ORTAK BİR ANLAYIŞ VAR
AB-Türkiye ilişkilerinin 14 Aralık 2021’deki durumuna dönüp dönmeyeceği ve vize kolaylığına ilişkin Varhelyi şöyle konuştu:
“Göç alanında iş birliği söz konusu olduğunda sadece iş birliğini değil aynı zamanda mali katkımızı da sürdürmek istiyoruz. Mevcut düzenlemeler temelinde devam etmek istiyoruz.
Göç alanındaki iş birliğimiz 2016 tarihli AB-Türkiye Mutabakatı’na dayanıyor. Orada vize serbestisi için koşulların ne olduğu çok açık. Bu koşulların yerine getirilmediği konusunda da Türkiye ile aramızda ortak bir anlayış var. Ancak, insanlar arası temas ve ekonomilerimizin entegrasyonunun, Türk öğrencilerin ve iş insanlarının AB’ye daha kolay erişimini gerektirdiğini görüyoruz ve bu nedenle vize kolaylığını öneriyoruz.”
BORRELL: TERÖRİZMLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ ORTAKLIRIZ. HAMAS’IN DEĞERLENDİRİLMESİ KONUSUNDA AYNI FİKİRDE DEĞİLİZ
Bir basın mensubunun Türkiye ile savunma alanındaki iş birliğini sorması üzerine Borrel, “Türkiye ile dış politikamız konusunda yüksek düzeyde bir uyum söz konusu değil. Daha etkili olabilmek için dış politikamızı düzenlemek ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak istiyoruz. Bazı konularda aynı fikirde olmadığımız, bazı durumlarda ise anlaşmalarımızın önemini vurgulamamız gerekiyor. Örneğin, Türkiye ve AB iki devletli çözüm ve Orta Doğu barış süreci konusunda aynı pozisyonu desteklemektedir. IŞİD karşıtı koalisyonun üyeleri olarak angajmanımızı sürdürüyoruz. Terörizmle mücadelede önemli ortaklarız. Hamas’ın değerlendirilmesi konusunda Türkiye ile aynı fikirde değiliz” dedi.